Obsesif Kompulsif Bozukluk


Obsesif Kompulsif Bozukluk

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), kişide sıkıntı yaratan ve kişinin işlevselliğini olumsuz yönde etkileyen tekrarlayıcı özellikli obsesyon ve/veya kompulsiyonların varlığı ile tanımlanır. Kişinin bilincine istem dışı giren, kişide anksiyete, bunaltı ve sıkıntı yaratan düşünce, görüntü ve dürtüler obsesyon olarak adlandırılır. Kompulsiyonlar ise, kişinin obsesyonlardan kurtulmak için ya da kendini yapmaya zorunlu hissettiği için ortaya çıkardığı, istem dışı tekrarlayıcı davranış ya da zihinsel ritüellerdir.

Çocukluk döneminde gerçekleştirilen tedavi, hem çocuğun hayat kalitesini  yükseltmekte, hem de OKB’nin yetişkinlikte devam etmesini önlemede önemlidir. Ancak, obsesif kompulsif bozukluğu olan çocukların çok az bir kısmı doğru tanıyı ve tedaviyi alabilmektedir.

Çocukluk çağı obsesif kompulsif bozukluğun tedavisinde, tedavi yöntemi olarak bilişsel davranışçı terapiyi (BDT) ve ilaç tedavisi olarak da seçici seratonin geri alım inhibitörleri (SSRI) kullanımını önermektedir. Obsesif kompulsif bozukluk tedaviye yanıt verse de genellikle kronik seyirli bir bozukluk olduğu kabul edilmektedir. Bilişsel davranışsal terapinin, farmakolojik tedaviye karşı avantajı tedavi sonrası dönemdedir. Farmakolojik tedavi sonrasında, hastalığın tekrarlaması (relapse) görülebilen bir durum olsa da, ilaç tedavisi bilişsel davranışçı terapi ile desteklendiğinde ya da bilişsel davranışçı terapi tek başına uygulandığında, hastalığın tekrarlanma oranının düştüğü bilinmektedir . Bilişsel davranışçı terapi, hastalara, tedavide obsesyonların yarattığı kaygı ile başa çıkmanın yollarını öğretir. Kaygı ile başa çıkmayı öğrenen hastalar bu yöntemleri tedavi sonrasında da kullanarak, tedavinin sürdürülebilirliğini arttırır